Amacımız, insanlarımıza yüzlerini
"Güneşe Dönmeleri" gerektiğini bıkmadan usanmadan anlatmaktır…

Yerküremizde oldukça uzun bir geçmişe dayandığı düşünülen termik sıcak su ısıtma sistemlerinin ilk ilkel kullanımlarının M.Ö. 800 lü yıllara dayandığı bilinmektedir. Her ne kadar bu iddianın doğru olduğu/olabilirliği düşünülse de literatürde ilk termik sistem kollektörlerinin 1891 yıllarında Clarence M. Kemp tarafından patentlenerek, üretime başlanıldığı bilgisi kesindir.

1900 yıllarda dünyada doğal enerji kaynaklarının kullanılmasının en doğru yöntem olduğunu kabul eden bir avuç öncülerin yapmış olduğu nesiller boyu araştırma-geliştirme calışmaları sonunda termik sistemler bugün dünyamızın her köşesinde oldukca yoğun bir kullanımı olan enerji kazanım şekli olarak karşımıza çıkmaktadır. Güneş Enerjisi , ülkemizde sadece su ısıtma amacı ile kullanılmış olsa da, özellikle güneş ışınım değerleri ülkemize göre çok düşük olan avrupa da , binaların ısıtılması, soğutulması ve endüstriyel buhar ve ısı üretimi konularında oldukca yoğun bir şekilde kullanılmaktadır.

Her şey ilk kez Alexandre E. Becquerel ‘ in laboratuarda bir tesadüf eseri foton enerjisini gözlemlemesi ve bunu teorik olarak açıklanmaya başlaması ile başladı. O dönem bilimsel çevrelerde cok da rağbet görmeyen bu gözlem, ilk kez Einstein tarafından başüstü duran foton enerjisi teorisinin ayakları üzerine getirilmesi ile özellikle bilim çevrelerinde müthiş bir ilgi ile karşılanıldığı bilinmektedir. NASA’ nın ilk kez uyduların enerji ihtiyacını karşılaması amacıyla hücre ve modül üretimine girmesi, 1961 yılında Explorer uzay aracının enerji ihtiyacının foton enerjisi ile pratikde karşılanması foton enerjisine olan ilgi yoğunlaşmasının önünü açmıştır. Baslangıçta oldukça pahalı ve düşük verimli olan hücre/modüller son yıllarda yapılan Ar-Ge çalışmaları sonunda gerek verim gerekse de fiyat olarak herkesin kullanabileceği bir enerji kaynağı olarak insanlığın hizmetine sunulmuştur. Fosil enerji kaynaklarını kullanarak yerküreyi ciddi şekilde tehdit eden duruma gelen özellikle petrol şirketlerinin sorumsuzca sadece kar amacı güdme bazlı faliyetleri, yine nükleer enerji de meydana gelen kazalarla(!) yerküde bir çok alanın yaşanılamaz hale gelmesi, insanlığın yüzünü doğal enerji kaynaklarına cevirmesini zorunlu hale getirmiştir. Bir yanda fosil enerji kaynaklarını kendi kar hırsları ile sorumsuzca tüketen büyük petrol şirketleri, bir yanda Nükleer Enerjinin insanlığa ve doğaya hiçbir zararının olmadığını iddia eden Nükleer Enerji Lobisi…

SONSUZ GÜNEŞ ENERJİNİZ OLSUN

SMS Enerji olarak 2011 de başladığımız Güneş enerjisi serüvenimize her gün yeni bilgi ve tecrübeler katarak,
edindiğimiz Know-How’ı sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyuyoruz.